loader image

Önsöz

köle Nar Pınar Ezgim

‘Sen bunu okuyan. Asla beni anlamayacaksın belki.’
köle Nar Ezgim

Haklıydın. En azından ‘Belki’ deyip bir ihtimal verene kadar. Bir süre seni ve Efendin(m)i anlayamadım. Blogunu okudukça sana, yapılanlara ve onca şeyi sana yaşatana önyargı ile yaklaştım. Çok korktum ve üzüldüm (komik değil mi). Çoğu yazınızı okurken bitiremeden kaçtım sayfanızdan. Dayanamadım, tahammül edemedim. Karnıma kramplar giriyordu artık. Yaklaşık bir yıl sonra tabiri caizse sinsice yaklaşıp, tüm anılarınızı okudum. Bazılarını birden fazla. . . Sana acımıyordum, aslında cesur ve güçlüsün. Sopanın ucundaki acı hep gözümü korkuttu elbette. Falakadaki çığlıklarını videolarından dinledim. Yalnız, salt acı değildi yaşadığın. Sen, falakadan ziyade ruhunda acı çekip ağladığında Efendin(m)in gözyaşını dudağı ile sildi. . . Seni dönüş yolunda uğurlarken elini kalbinin üzerine götüren Efendin(m) şevkati beni kendisine çekti. Vesilem oldun. Teşekkür ederim köle Nar Ezgim…

Okuduklarım adeta kanıma damla damla verilen iksir gibiydi. Vücudum buna reaksiyon göstermiyordu. Uyum sağlıyordum. Zamanı gelmişçesine içimde bir şeyler uyanıyordu. Ne yapacaktım? Kime gidecektim? Heves değildi ama ben acaba mı, demeye de cüret edemiyordum. Aklım karışıktı. Normal hayatımın akışına dönemiyordum. Bir tek ben değildim zorluk yaşayan. Efendim’in başka bir sitesinde BDSM ilişkisini bu ülkede yaşarken karşılaştığı güçlükleri okudum. Zaten olmaz benden diyordum. Yine de Efendim’e ulaşıp hissettiklerimi paylaşacaktım. köle olmak isteyip de olamamak mı yoksa kendi durumu mu zor diye soracaktım. Her şey böyle başladı…

Aslında ben köle olamadım. Efendim beni kendisine köle yaptı. Düşüncelerimi anlattım. Elbette eksiklerim vardı. İşlenmem gerekiyordu. O güzel eller uzun yazılar yazdı benim için. Bana değer verdi, vakit ayırdı ve emek verdi. Sıradan bir kadına şekil vererek, kendisine köle yapıyordu. Efendim’in eline kemer, sopa ve kamçı gerçekten yakışıyor. Ama en çok da, kalbine samimiyet, anlayış ve şefkat yakışıyor. Fırsatı varken kölesine fazlasını yapabilir. Daha fazla acı, daha fazla şiddet ve daha fazla korku. Rızayı suistimal etmeden kölesinin etinden ötesine geçip ruhuna dokunmayı başarıyor Efendim… Ben sadece zamanla söz dinleyen oldum. Saçmaladığım, hata yaptığım ve eksik yaptığım zamanlar oldu. O korkutmak yerine, ‘ne hata yaparsan yap, Efendin’e sığın’ diyordu. Emrettiği gibi yaptım. İtaat ettim. Kendime hep bir yanılma payı bırakmıştım. Meğer, hissettiklerinden fazlasını varmış ruhumda. Her şey daha anlamlı olmaya başladı. Mesafelerden dolayı bir köleye hükmedilebilinir mi diye kuşkularımı da yerle bir etti Efendim. Birden değil, öyle olsun diye değildi. Sırf köleliği yaşayayım diye teslim olmadım. Efendim de bunu fırsat görüp, beni kölesi olarak kabul etmedi. Zordu, çok zordu ilk adımlar. Gün be gün eğdirdi boynumu. Zihnimin, bedenimin ve ruhumun kontrolünü eline aldı. Hayattan başka bir mucize beklemiyorum. İmkansızı mümkün kıldınız. Elinizi bana uzattınız teşekkür ederim Efendim.

‘Sen gölgede yaşamaktan karanlığı kabul etmişsin ama güneşi gördüğün zaman kalbine bir sıcaklık geliyor.’

O güneş Siz’siniz Efendim. . .

Yazımı paylaşın

Yalnızlık paylaşılmaz, paylaşılsa yalnızlık olmaz. - Özdemir Asaf

Yazar

Paylaşımlar

Diğer yazılarımı da okuyun :-)

köle Elif
Latest posts by köle Elif (see all)

Yazımı paylaşın

Yalnızlık paylaşılmaz, paylaşılsa yalnızlık olmaz. - Özdemir Asaf

Yorumlarınız

Düşücelerinizi paylaşın

Bildiri Gönder
Bildir
guest

11 Yorum
Beğenilenler
En Yeniler Eskiler
Inline Feedbacks
View all comments

11
0
Düşüncelerini paylaş, lütfen yorum yap.x