köle Elif’in tabanlarından sopayı ve deliklerinden vibratörlerin eksik edilmemesini dileyip yazıma başlamak istiyorum. Çünkü, benim tekrara muhtaç bir yapım var. Benim gelişimim buna bağlı.
Pek cici bir şekilde giyinip falakaya hazırlandım. Bu aşama biraz uzun sürdü. Gerginlikten dolayı elim ayağıma dolaşmıştı. Disiplin her açıdan önemli. Disiplin olduğu yerde düzen vardır. Efendim’in söylediklerini ve her ne kadar aldığı bir malzemeyi görmezden gelsem de en derin bir kör kuyuya girmek üzereydim. Belki disiplinle üzerine gitmek iyi gelir. Belki bu tutumumu da aşarım. Ama disiplin güç, dayanıklık ve olayın üstüne gitmek demektir.
Nihayetinde yataktaki yerimi aldım. Bağlı ve benim için endişe verici bir pozisyonda yatağa sabitlendim. Sadece falaka olmayacaktı. Acıya geçiş zevkli bir yoldan olacaktı. Efendim zevk vermek istedi. Ben işkenceye maruz kalıyormuşum gibi korku içinde kaldım. Amımdaki vibratörün girişi ve içimdeki titreşimleri beni mutlu edeceği yerde çaresizlik hissini uyandırıyordu.
Vazgeçmek Efendim’e Göre Değil
Vajinismusu belli bir aşamaya kadar aşmış olsam da, bazı etkileri benimle geliyor. İçimde yabancı bir cisim olmasına tam manasıyla alışamadım. Değişik vibratörleri kullanmış biriyim üstelik. Ara vermek benim hatamdı. Bir diğer etken ise bacaklarımın açık olması. Bacaklarım yan yana olduğunda daha rahatım. Bu rahatlık hastalıktan kalan yanımın kötü etkilenmemesi adına. Bir de, öyle dahi yoğun zevk alabiliyorum. İçime bir şey sokulurken benim kontrolüm dışında gerçekleşmesinden dolayı tedirgin oluyorum. Efendim’in yapıyor olmasını düşünüp kendimi gevşetmeye çalışsam da bir yerden sonra dayanamıyorum. Efendim’in bana yaşatmaya çalıştığı duygu ile bendeki tepki ne de zıt ve üzüntü verici.
Eğer, emir vibratöre rağmen zevk almamaya yönelik olsa bu kadar hakkını veremezdim herhalde. Hem de, Efendim’in yeni aldığı ve ilk defa benim kullanacağım vibratördü. Hediyeyi beğenmemek gibi bir tavır içindeydim. Elimde değildi. Her şeyin tersine gittiğini görünce, Efendim’in bana söz hakkı tanıması çok iyi bir fırsattı. Durup beni dinlemesi rahatlatıcı olduğu kadar, benim yüzümden iptal etmemesi de bu durumun er ya da geç çözüleceğine işaret ediyor. Bu anlamda kararlı gördüğüm tek insan Efendim. İstediği olana dek çaba sarf eder. Vazgeçmek Efendim’e göre değil.
Cinsel Penetrasyon’dan Zevk Alamıyorum
Vibratöre eşlik etsin diye masaj aletini de kullanmaya başladı Efendim. Ters yönde etkileniyorum diye durmamıştı Efendim. Dedim ya, vazgeçmez. İki aletin etkisiyle, bir yerden sonra vajinismus kabusu biraz olsun arka planda kaldı. Efendim’in sayesinde orospu gibi hissetmeye başlamıştım. Korkuların üzerine git, başarırsın sözünü çok duyuyoruz. Denemediğimiz için de etkisini göremiyoruz. Şimdi ispatlanıyordu.
Bacaklarım hala açıktı. O haldeyken de zevk alabildim. Malum kabus yüzünden neleri kaçırdığımı hem biliyorum hem de tahmin edemiyorum. Efendi’sinin elinden kölesinin alabileceği en keyifli ödüllerden biri benim için, hislerin çekişmesine dönüşüyordu. Bu seansla birlikte kendimde fark ettiğim bir durumu teyit etmiş oldum. Sanıyorum, malum rahatsızlık yüzünden ben cinsel penetrasyon’dan zevk alamıyorum. Korku, zevke mani oluyor.
Buruk Orospu Tadı
Masaj aleti amımın üzerinde geziniyor. O bölgelerde korku geçmişi yok. O yüzden, hazzı yaşamaya daha fazla ve kolayca odaklanabiliyorum. O aletle ve gezindiği yerden zevk almamak gibi bir durum söz konusu değil. İnanılmaz etkili. Tam manasıyla kendimi bırakabilsem zevkten çıldırabileceğimden eminim. Hep düşünürüm. Birçok kadın açısından gündelik hayatta göze gelmeyecek kadar rutine binmiş bir meselenin benim adıma hastalık ile anılması ne talihsizlik. Efendim’in kölesi olmasaydım bu derece üzülmezdim. Böyle de, buruk orospu tadı veriyormuşum gibi geliyor.
Disiplini sevdiğim kadar uygulamada problem yaşayan nadide bir ayarsızım ben. Kurallar, yasaklar ve disiplinli olmak düzenli bir kişilik ve hayat sağladığı için hep idealimdir. Fakat, yaşantıma dahil edemediğimden dolayı hep bir çırpınma halindeyim. Efendim’e doğru giderken geç kalıyorum. Yazılar birikiyor. Zamanında gönderemiyorum. Haber vermem gereken durumları göz ardı ediyorum. Sessizce işleri halletmek peşindeyim.
Ancak, bu doğru bir yöntem değil. Sayısız kez tecrübe ettim. Efendim’in uyarıları ve sitemleri beni kendime getirmek için yetmedi. Olacağı varmış demek ki. Büyük bir fırtına yaklaşıyormuş. Günlerden bir gün yine geç kalıp haber vermeyince, Efendim falakayla ayaklarımı yerden kesmeyi planlamıştı. Daha kötüsünü hak etmiştim. Efendim yine merhametli davranıp problemi falakayla çözecekti.
Saç Kurutma Makinesini Tabanlarıma Tutuyor
Çoraplarımın üzerinden falakaya çekilmek çok tuhaf hissettiriyor. Sanki, falakadan mahrum bırakılmak gibi. köleliğime uygun değilmiş gibi geliyor. Henüz, kırbaç ile ısınma amaçlı başlanmış olsa da çorapla falaka tuhaftı. Tabanlarıma direkt temasa alıştım ne de olsa. Çorap incecik olmasına karşın kırbaçla birlikte tabanlarım daha hızlı ısınıyordu. Efendim’e göre yeterli gelmiyor ki, ilk kez saç kurutma makinesini tabanlarıma tutuyor.
Sıcağı seviyorum. Dayanılır olmalıydı. Kırbaç darbeleri alırken, tenime de bu kadar yakın, yüksek derecede ve belirli bir süre dayanması çok güçmüş. Çok geçmeden sızlanmaya ve zorlanmaya başladım. Isıya karşı dayanıksızlığım beni şaşırmıştı. Sonradan öğrendiğime göre Efendim’in de beklemediği bir durummuş. O kadar da, sıcağı seviyorum deyip duruyordum. Hepsi bu kadar değildi.
Ateşi De Tabanlarımı Yakacaktı
Temelde büyük bir sorun var. Sonsuz bir nefret duyduğum konunun seansa dahil olması an meselesi. Her karşılaştığımda kalbimin yerini bomba alıyor. Huzursuz oluyorum. Çok kötü şeyler düşünüyorum. Tüm bunlar kontrol dışı gerçekleşiyor. Şimdi her şey onun yüzünden kötü gelişiyor. Ben, ben değilim. Birkaç gün önce, Efendim bana bu konuyu işleyeceğini söylediği o saniye gözlerim dolmuştu.
Yapmamasını o kadar çok diledim ki, yapacağını bile bile. Adım gibi emindim, Efendim dile getirdiyse asla aksi düşünülemez. Hayatın birçok alanında bununla ilgili fazlasıyla sınanıyorum. Çaresiz, tahammülümün olmadığı o dumanı içime çekecektim. Ateşi de tabanlarımı yakacaktı. Yanma ve acıdan yana pek de sorunum yok. Öyle ya da böyle dayanacaktım. Duman ve koku beni mahveden etkenler.
Disiplin Hepimize İyi Gelir
Efendim’in sigarayı seansa dahil etmesi tüm direncimi kırmıştı. Daha konusunu ettiği anda bile. Sokakta yürürken içen birine denk geldiğimde, kaşlarım otomatik olarak çatık bir hal alıyor. Tanımadığım kişiye karşı ölesiye öfke duyuyorum. Gücüm yetse kavga ederim. Bir dönem sözlü tartışmaya girdiğim dahi oldu. Kaç kişiye kadar mücadele edebilirdim? Ne işe yarayacaktı? Ben dedim diye kim vazgeçerdi? Ayrıca, pek haklı bir yanım yoktu.
Ben her ne kadar rahatsız oluyorsam, içen kişiler de açık alanda yasal haklarını kullanıyorlardı. Artık tek yapabildiğim hızlı adımlarla yürüyüp öne geçip dumana maruz kalmamak. Elbette insanlara karşı bu tavır içinde olmak hoş değil. Yalnız, çileden çıkmak içten bile değil. Hele bir de, toplu taşımaya binmeden hemen önce sigaradan son nefesi çekip araca binerken lanet olası dumanı içeriye doğru vermek nasıl bir düşüncesizlik? Aklım almıyor.
Hadi ben abartılı davranıyorum. Bu insanlar neden başkalarını kapalı ve dar alanda bu pis havaya maruz bırakıyor? Yazın hep insanların terli oluşundan ve suya sabuna dokunmamalarından dem vururlarken, neden bu konuda dikkat edilmiyor? Bu da, ter kadar önem ve dikkat isteyen konu. Biraz disiplin hepimize iyi gelir 😉
Annemin Sigara İçmesinden
Beni de tetikleyen bir geçmiş var. Farkında olduğum sebep, annemin sigara içmesinden dolayı onun kokusunu çocuk yaşımda dahi bilmiyor oluşum. Annem beni kucağına aldığında, sigara kokusundan rahatsız olurdum. Nefesimi tutardım. Hatırladıkça hala üzülüyorum.
Annemin arkadaşlarına bile evde sigara içtikleri için tepki gösterirdim. Hatta, bir dönem bize gelmediklerini hatırlıyorum. Babam her akşam kül tablasını doldur boşalt sigara içerdi. Bir gün, karşılıklı sözler vererek babama sigarayı bıraktırdım. Ve bir daha asla içmedi. Benim üzerine söz verdiğim konu belki başka bir falakanın ya da cezanın konusu olur. Diğer sebep nedir bilmiyorum.
Çakmağı 10 Saniye Isıtıp Tabanlarıma Basıyordum
Başka bir şey daha olduğuna hiç şüphem yok. O öfke, o çileden çıkma hali boşuna olamaz. Çok düşündüm. Her ihtimali gözden geçirdim. Öyle ki, acaba sigara içen biri tarafından tacize uğramış olabilir miyim diye de düşündüm. Zihnimde alaka kurabileceğim hiçbir şey canlanmıyor. Ne oldu, nasıl oldu bilmiyorum. İşte bu bilinmezlik bana böyle bir nefret mirası bıraktı. Bu seansın altında tek bir daldan ibaret sigara dinamiti var.
Çok öncelerden çakmakla ilgili görevlerim oluyordu. Çakmağı 10 saniye ısıtıp tabanlarıma basıyordum. O kızgın halde verdiği acıyı tazeymiş gibi hatırlıyorum. Soğuyana dek çakmağı çekmemek için güçlü bir irade gerekiyordu. Üstesinden geliyordum. Sigarayı, çakmakla kıyasladığımda kolay olur sanmıştım. Belki de, belli bir derece kendimi tutabilirdim. Ama o dumanın odada yayılması beni sersemleştirdi. O iğrenç kokuyu aldıkça çıldırıyordum. Asla normal bir tepki veremedim. En ufak bir işlemde ağlıyordum. Kendimi tutmam mümkün değildi. Sakinleşmek istiyordum. Ama ne düşünsem faydasızdı. Altı üstü sigara çorabı delip, tabanlarımı yakacaktı. Keşke kokusu ve dumanı olmasaydı.
Tuvaletin İçinde Ayaklarımı Yaladım
Ağlıyorum, çırpınıyorum seansın her anını rezil ediyordum. Duman ve koku tüm zamanı kirletti. Yaşanacak her güzel durumu perdeledi. Aldığım cezadaki acıya karşı beni hissizleştirdi. Neden ceza aldığımı bana unutturdu. Umumi tuvalet yaladım ben ya, nasıl bir dumana yeniliyorum? Çiş ve bok kokusundan böyle çekinmedim. Onlarca yolu çıplak ayakla yürümenin ardından, tuvaletin içinde ayaklarımı yaladım. Hiç böyle olmadım. Beni kötü etkileyeceğini ön görüyordum. Ancak, sigaraya olan algımı Efendim’in sayesinde tersine çevirmek ihtimali beni çok mutlu ederdi. Çok isterdim, o seanstan sonra nerde bir sigara dumanına rastlasam, o anları düşünüp keyifle derin derin içime çekmeyi.
Geçmişin kara hatıralarını yenileriyle değiştirmeyi nasıl istemem! Efendim’in dokunuşlarıyla birçok şeyi geride bıraktığım gibi bunu da aşmış olmayı dilerdim.
İş yerinde arkadaşlarımın çoğu sigara içen insanlar. Ne hikmetse, onların yanında delirmiyorum. Ah yine o pis sigara deyip geçiyorum. Sigara içen arkadaşlarımla aynı masada toplanabiliyorum. Yemek yiyebiliyorum. Onları rahatsız eden tek bir kelime etmiyorum. Gayet rahat bir şekilde zaman geçirebiliyorum. Çok koku alırsam uzaklaşıyorum. Öfke ya da sinir krizi geçirmiyorum. Bu ayrımı nasıl yapıyorum ve neye göre yapıyorum bilmiyorum. Sokakta bana ne oluyor acaba?
Ayağıma Yaptığı Kızarıklığın Keyifli
Ne kırbaç eskisi gibiydi, ne de sopa. Bana düşük derecede elektrik mi verildi, yoksa sayısız yılanlar tarafından mı sokuldum? Teknik olarak ne yaşadığımı biliyorum ama his açısından karışık, darmadağın, perişan, üzgün, mutsuz ve olumsuz sayılabilecek her duyguyu yaşadım. Her darbenin etkisi katlanmıştı. Sigara olmasa her zamanki gibi yine güzel bir seans olurdu. Benim adıma hüzünlü bir seans yaşanıyordu. Freni patlamış kamyon gibi tepe taklak gidiyordum. Toparlamak mümkün değildi.
Kendi içime sıkışmıştım. Odayı saran duman ve koku beni kör ve sağır yapmıştı. Nasıl debelendiysem içimdeki vibratörü dokunmadan çıkarmıştım. Efendim’in ikazı ile fark etmiştim onu da.
Sigaranın çorabı delişini ve ayağıma yaptığı kızarıklığın keyifli acısını yaşayamadığım için hala merak ediyorum. Kim bilir izlerken neler hissedeceğim? Sadece bu da değil. Kırbacın ve sopanın kendi öz acısını yaşayamadım ve hatırlayamıyorum. Almam gereken dersi, cezamın caydırıcı etkisini ve hatamın pişmanlık hissini anormal şekilde yaşadım. Artık daha çok dikkat ediyorum. Geç kalmıyorum. Geç kalma ihtimalim varsa, Efendim’e haber veriyorum. Yazıları ya planlanan güne yetiştiriyorum. Ya da biraz daha zamana ihtiyacım olduğunu nedeniyle birlikte açıklıyorum. Seans her şeye rağmen yerini buldu.
Spermleri Bacağımdan Aşağı Doğru Akıyordu
Ayağa kalkarken banyoya kendimi toparlamaya gidecektim. Sonra dönüp odayı havalandırıp temizleyecektim. Bu dumanlı ortamı bir an önce düzeltmek istiyordum. Efendim’in emriyle orospuluk görevim için yatağın ayak ucundaki demirlerine tutundum. Kendi kendime başaramadığım orospuluğu Efendim’in yönlendirmesiyle yapacaktım. Sikilirken rahatlama ve mutluluk hissettim. Efendim’e temas ediyordum.
Boşaldığında, Efendim geri çekildi ve spermleri bacağımdan aşağı doğru akıyordu. Birazı da zemine damlamıştı. Amımda kalanların da damlasını bekleyip proteinlerimi yerden yalamak için eğildim. Daha ilk dilimi değdirdiğim anda, sigaranın tadını aldım. Efendim’in sperminin tadını bastırmış. Biraz olsun kendime geliyordum ki, damağımdaki bu iğrenç sigara tadı beni yine mahvetti. Yalamayı bırakmadım, devam ettim. Efendim’in spermi, bu benim proteinim deyip bu gerçeğe tutundum.
O, Umut Kaynağıdır
Seans sona erdiğinde ilk kez hafiflemiş olarak kalkamadım. Evet, disiplinsizliğin cezasını çektim. Ama yanlış algılarım yüzünden yeni bir yük omuzlarıma binmiş oldu. Yenmem gereken bir davranış açığa çıktı. Şu an için maalesef umutsuz bakıyorum. Çünkü, kendi kendime çaresini bulamadım. Bir de benim açımdan kötü geçen seans var. Öte yandan da, olumlu bakmaktan da kendimi alamıyorum. Sonuçta disiplin birçok soruna çözüm getirdiğini anladım. Disiplin göstererek sorunlarımla kendimi karşılaştıracağım.
Belki de bu seansla birlikte içimdeki bir kör noktayı daha Efendim ile aydınlatıp, asıl pisliği söker atarım. Nedeni her neyse, samimi olarak söyleyebilirim ki, yüzleşmeye ve hatta unutmaya hazırım. Bu bakış açısı tamamen Efendim’in sayesinde. Onun disiplin anlayışıyla mücadele etme sayesine. Efendim’le tümden umutsuz olmak imkansız. O’nun varlığını inkar etmekle eş değer. O, umut kaynağıdır.
Ben Sıkıntılı Bir köleyim
Efendim’le sonraki günlerde seans hakkında konuşurken, sigara ile yine bir seans olacağını söyledi. Buna şimdiden hazır değilim. Önemi de yok gerçi. Peki, ben bugünden itibaren ne yapabilirim? Kendimi nasıl bu fikre ve o maddeye nasıl alıştırabilirim? Kendi kendime düşünsem, ki defalarca düşündüm. Bu nefretin çıkış noktasına erişemiyorum. Psikoloğa mı gitmeliyim?
Mutlaka bir şey var. Tepkilerim normal değil. Birçok insan da sigarayı sevmiyor. Sağlığa zararlı oluşundan, kokusunu pis bulduğundan. Gördüğüm ve duyduğum kadarıyla kimse benimkine benzer bir tavır göstermiyor. Kesinlikle benden kaynaklı bir sorun var. Ama ne?
O güne geri dönsem, olacakları bilsem yine bu seansı olduğu gibi yaşamak seçerim. Zorlanmış olmam başka bir şey. Efendim’i, kendimi ve kilit noktalarımı düşündüğümde yaşadığım tüm seanslar anlamlı ve ilaç gibi geliyor. Aslında bu denklem çok uzun ve karmaşık. Tabularımı yıkıp beni sağlıklı bir zihne yalnız Efendim ulaştırabilir. Ben sıkıntılı bir köleyim. Efendim ise kararlı bir Efendi. O yüzden korkmuyorum. Efendim’e güveniyorum.
Hayatta BDSM Gibi Bir Yol Var
Ben sınırlarımı aşmak için buradayım. Fazlasıyla istekliyim ve mücadele ediyorum. Çok şanslıyım ki, Efendim ve BDSM aracılığıyla düğümlerimi çözebiliyorum. Bu beni hayata daha fazla bağlıyor. Motivasyonum, heyecanlarım ve gücüm artarak ilerliyorum. Zaman zaman bu seansta olduğu gibi sağlıklı düşünemiyorum ve aşırı karamsarlığa kapılıyorum. Yine de, benim sonum ya da sınırım değil. Evet, benim için hassas konular üzerinde duruluyor. Bu beni, saçma sapan saplantılardan kurtarmak için. Efendim, beni bu manasız durumlarla karşılaştırmasa ömrümün sonuna kadar karamsar ve dikkatimi dağıtan sorunları kendime yük edecektim. İyi ki Efendim beni bana bırakmıyor. İyi ki bu zor hayatta BDSM gibi bir yol var. İşleri inanılmaz kolaylaştırıyor. Efendim’in bana güvendiği kadar kendime bir güvensem, her şey yoluna girecek.
Ben kendi adıma anlattığım ve içinden çıkamadığım sorunları Efendim sayesinde gün yüzüne çıkarıp, yüzleşip eninde sonunda arkamda bırakabiliyorum. Kim bilir kimlerin ne tür problemleri var. Başkasına anlamsız veya komik gelebilir. Bunlarla yaşamak yerine üstesinden gelmek en doğru yol. Yolu ve yöntemi herkes kendine göre belirlemeli. Benim için en ideal ve tek kişi Efendim. Yolu da BDSM’ den geçiyor.
Bu yazıda kendine benzettiğin durumlar varsa, lüzumsuz yüklerinden kurtulmak için harekete geç. Zorlanacaksın benim gibi, geri tepecek. Düşün, özgürleşmek için değmez mi!