loader image

Arabada çakmakla işkence ve falaka

Arabada çakmakla işkence ve falaka

Mail’inize cevap yazarken arkadaşlarla AVM’den çıkmıştım. Eve gidecekken markete uğrayalım dedim ve yolumuzu değiştirdik. Ama sonuç olarak konu denize bağlandı. Herkes denize gitmek istiyordu. Ben ise, bir an önce eve dönüp cezamı çekmeyi… Bencillik etmek istemedim. ‘İstiyorsanız gidelim, ben sahile inmem’ dedim. Hem hazırlıklı değildim. Hem de insanları bu giyimim ile huzursuz etmek istemedim. ‘Arabada beklerim, siz istediğiniz kadar kalın’ dedim. İçten içe üzülüyorum aslında, emirlerinizi bekletmek hoşuma gitmiyor. Gittiler…
Hava çok sıcak, ön koltukta oturuyorum. Baktım arkası daha serin. Geçtim, müziğim de açık. Sıkılmam dedim. Arabanın içini şöyle bir göz gezdirdim… İrem’in pantolonu, pantolonda kemer! Ah bir de çakmağım olsaydı dedim. Çantamda vardır deyip baktım. Kaybımı bulmuşçasına sevindim. Kemer tamam, çakmakta tamam. Şartlar hazır. Acaba demeden, hemen ayakkabımı ve çoraplarımı çıkardım. Etrafımdan insanlar geçiyor ama çok umursamadım açıkçası.

Yaşıyorum layık gördüğünüz acımı

Çakmak elimde, kararlı ve serttim bu kez. Önceki çakmak görevde gibi çuvallamak istemedim. Çakmak yandı, 10a kadar sayıp başparmağıma bastırdım. Fazla yanmadı canım. Çakmak henüz yeni ısınıyordu ve tam yakıcı değildi. İkinci kez yandı çakmak, dayanılabilir bir yanma. Yüzümde bir mimik hareketi olmadı. Üçüncü kez yandı çakmak. 1,2,3,…,10. Bastım iyice kızmış çakmağı. Of, beynime saplanıyor sanki demir çubuklar. Canım yanıyor ayağım yanıyor ama elimi çekmiyorum. Yaşıyorum layık gördüğünüz acımı. Şimdiye kadar hep orada çekmiştim elimi. Defalarca dayanamayıp deneme yapmıştım. Canına okuyorum şimdi oranın. Yine acıyor ama kaçmadım. Tek seferde aldım o noktadaki acı payımı. Dördüncü kez alev aldı çakmağım. En hassas bölgenin üstesinden gelmenin mutluluğu ile tabanımında belirlediğiniz son noktada soğuttum çakmağı. Sıra diğer ayağımdaydı. Çakmak görevim için yardıma hazırlandı 10 saniye. Bu başparmağım sıcağı iyice hissetti. Yeniden çakmağı kızdırıp sonraki noktaya bastırdım. İkinci noktada deri sert olmasına rağmen tahammülümü çok zorladı. Sıra yine en zorlu yere gelmişti. Beklemedim, düşünmedim. Bana ne yapacağını bile bile, kızdırdım demiri 10 saniye ve hemen ayağıma bastım. Tüm vücudum titredi acıdan. Ağzım açıldı feryat edecek gibi ama sesim çıkmıyor. Elimi yine çekmedim. Bu aptal köleniz, acıya sabretmesi gerektini anladı. Kaçarsa başına neler geleceğini yaşayarak tecrübe etti. Dışarı vurup belli etmedim, acımın her zerresini içime hapsettim. Yavaş yavaş alıştım ve sakinleştim. Dakikalardır yakıyorum çakmağı, ayağımda soğusa da artık daha fazla yakıyordu. Son kez çakmağı çaktım. Isınması gerektiği kadar ısındı ve son kez bastım tabanımdaki noktaya. Yanmasını çok duyurmadım kendime. Ayak bileğimi diğer elimle tutup sıktım. Ayağımın boğazını sıkarcasına, dayanacaksın der gibiydi bakışlarım. Çakmağın işi bitti diye sevinmekten ziyade, bu defa refleksimi kontrol altına aldığım için mutluydum. Elimi bir kez bile çekmeden durabildim. Kaçmadım.

Kısa mesafeden sertçe vuruyorum. Yanan yerlere denk geldiğinde çifte acı yaşıyorum.

Taban yakma noktalarıÇantamdan bir kalem çıkardım. Alışveriş fişin arkasına topuklarıma kaç kez vurduğumun çetelesini tutarım diye. Belki bir şey olur unuturum sayıyı önlemiydi. Bu arada, dışarda arabanın önünde çaprazımda bir adam vardı. Mayosu ile ağacın altında oturuyordu. Bana baktığını farkettim. Ben de o’na bakınca yere indirdi bakışlarını.
Kemeri alıp üçe katladım. Adamın hala orada olması umrumda değildi. Sol ayağımdan başladım. Beşer beşer vurdukça, kağıda kare şeklini çizip ortasına da bir çizgi ekleyip not ettim. Çok yakınımdan geçen oldukça bekliyorum uzaklaşmasını. Çetele işte burada çok işime yaradı. Ayağımı bir elimle tutuyorum ama koltuk seviyesinden yukarı geçmeyecek şekilde. Vuruyorum, acıyor. Kısa mesafeden sertçe vuruyorum. Evde elimi havaya kaldırıp ayağıma indirdiğimde yaşadığım acıya denkti. Yanan yerlere denk geldiğinde çifte acı yaşıyorum. İki nota gibi iki renk gibi ayırt ediliyor, yanan yerin acısı ile kemerin sızlattığı yerler. Beş kemer darbesi daha. Ve az önce de unutmadım unutmuyorum, ‘aptal ve aşağılık bir köleyim’ demeyi. Birileri denizden dönüyor arabanın arkasında toparlanmalarını beklerken, yanımda çıkarılan dağınık çamaşırları katlayıp oyalandım. Gittiklerinde devam ettim. Vuruyorum kemerle ayağıma. Evdeki gibi rahat değildim. Acıdı diye sızlanmadan üst üste gidip geldi kemer elimde. Çakmaktan sonra kemer sızısı daha masum gibi geldi bana. Okşamadım ayağımı tabiki, dişimi sıkıp kendi ellerimle acıttım tabanlarımı.

Canım acıdıkça af edilmeye yüz buluyor gibiyim

30a tamamladım vuruş sayısını ve söylemem gereken cümleyi. Sağ ayağıma geldi sıra, diğer ayağımdaki pozisyonum daha rahattı. Sağ ayağımı koltuğa çıkarıyorum olmuyor, aşağıda tutuyorum olmuyor. Sonunda normal oturup kucağıma aldım ayağımı. Etrafıma bakınıp başladım vurmaya. Bir elimin parmakları ile sayıyorum aynı zamanda dilimde ‘aptal ve aşağılık bir köleyim’ cümlesi. Sonra kağıda çiziyorum. Müzik açık ama kim dinliyor. Ben çakmakla kemerle gayet iyiyim. Arabanın yanından geçenler sesi duyuyor ama ön tarafta kimseyi göremeyince yaklaşıyorlar cama, beni görünce devam ediyorlar yollarına. 1,2,3,4,5 vuruyorum. Ne olduğumu kim olduğumu kendime söylüyorum. Kare çizip, ortasına da bir çizgi. Eklenen her 5 sayıda derin nefesler alıyorum. Acı yoğunluğu birikiyor ayağımda. Çünkü, bugünlerde bunu sık tekrar etmiştim. Ama hakkıyla yerine getirememiştim. Acıyı yaşamıştım her seferinde, hissedemedim/hissettiremedim Siz’e. Belki de bu defa da olmadı. Tekrar tekrar denemeye hazırım. Siz memnun olana kadar bırakmam elimden çakmak ile kemeri. Affedin beni tek isteğim bu. Sımsıkı tutuyorum kemeri indiriyorum tabanıma. Canım acıdıkça af edilmeye yüz buluyor gibiyim. Daha çok sert vurmaya daha çok acıtmaya özen gösterdim. Kemer geri çekiliyor. Kemer önceki acının yeri soğumadan tekrar iniyor tabanıma.

Dayanamadığımda, elimle tabanımın üstüne tutuyorum. Sessiz çığlıklarını sustururcasına. Vurmaya, saymaya, söylenmeye ve not almaya devam ediyorum. Çevreme de göz gezdirmeyi ihmal etmiyorum. Gelen geçen sıklaştığı zaman, çok yaklaştıkları an’a kadar durmuyorum. Bir defa daha, bir defa daha vurup öyle bekleyeyim geçmelerini dediğimde yaşadığım heyecan çok güzeldi. Son 5 sayı kalmıştı, son 5 kemer darbesi. İnanın kendi gözümün yaşına bakmadım. Hırsla, hevesle ve azimle vurdum her darbede. Oyunlarda puan toplayan çocuklar kadar sevinçle kaydettim skorumu kağıda.

Çakmakla yakan, kemer ile döven ben, o an sevgi ve şefkatle yaladım

Kemeri bıraktım. Aç karnımı tabanlarımı yalayıp doyuracakmışım gibi iştahla elime aldım sağ ayağımı. Resmen saldırdım. Çok rahat yalayabildim ayağımı. Malum bu ara çok yaptım. Alıştım bu harekete. ‘Salak köle… Senden isteneni layıkı ile yapsaydın, Efendi’ni uğraştırmasaydın, şimdi dışarda bir arabanın içinde arka koltukta ayağını kucağına alıp yalamazdın.’ Ayağımı ağzımdan çektikçe nefes aldım ve Efendim’e teşekkür ettim. Sol ayağım biraz güç çekiştirebildim ama dilim az önce yanan ve acıyan tabanımı teselli etti. Ve, Siz’e Efendim’e teşekkür etti. O anda çevremde biri var mıydı, gelip geçti mi görmedim. Gözümü karartıp hareket edecek kadar umursamaz biri değilim ama bugün biraz risk almak istedim. Son günlerdeki bütün suç ayaklarımdaymış gibi onları çakmakla yakan, kemer ile döven ben, o an sevgi ve şefkatle yaladım. Ama affımı Siz’den bekleyerek. Üçüncü kez tekrar ettim bu görevimi. O güzel keyfiniz isterse her gün tekrar ederim. Canımın acısından çok beceriksizliğime üzüldüm. Başımı önünüzde eğdim. Lütfen bağışlayın Efendim. Siz’e karşı hata ettim, salaklık ettim. Yine Siz’in ayağınızın altındaki yerimi almak istiyorum…

Cezamı uyguladıktan sonra çoraplarımı ve ayakkabımı giydim. Eşyaları çantama kaldırıp, kemeri pantolona geçirdim. Sonra çok sevdiğim bir şey açtım. Bir ninni… Dinlerken gözlerimi kapatıp arkama yaslandım. Hem bir çocuk masumiyetindeydim o an, hem de cezasını çekip canı acıyan bir köleydim.

Yine becerememiş olabilirim, bir de böyle denemiş oldum. Olmuştur herhalde deyip kendimi kandırıyor olabilirim. Doğru sonucu Siz’den bekliyorum.

Yazımı paylaşın

Yalnızlık paylaşılmaz, paylaşılsa yalnızlık olmaz. - Özdemir Asaf

Yazar

Paylaşımlar

Diğer yazılarımı da okuyun :-)

köle Elif
Latest posts by köle Elif (see all)

Yazımı paylaşın

Yalnızlık paylaşılmaz, paylaşılsa yalnızlık olmaz. - Özdemir Asaf

Yorumlarınız

Düşücelerinizi paylaşın

Bildiri Gönder
Bildir
guest

14 Yorum
Beğenilenler
En Yeniler Eskiler
Inline Feedbacks
View all comments

14
0
Düşüncelerini paylaş, lütfen yorum yap.x